Ayşe Efe
21 Şub 2023
Tüm ülkeyi yasa boğan felaketin ardından depremzedeler yaşadıkları kötü günleri anlatarak paylaşıyor. Türkiye’de 11 ili etkileyen iki depremden en çok yıkımın yaşandığı Hatay, yaralarını uzun sürede saracağa benziyor. Hatay’daki depremzedeler, özellikle geç kalan arama kurtarma ekiplerinden şikayetçi, enkaz altındaki yakınlarını kendi imkanları ile çıkarmaya çalıştıklarını anlatıyorlar.
‘İLK 48 SAAT KİMSE YOKTU’
Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan Farklı Yaşam Rende Sitesi’nde yakınlarını kaybeden Ahmet İlhan Turan, “Depremden 45 dakika sonra buradaydım ve hiç ayrılmadım. İlk 48 saat burada hiçbir şekilde profesyonel ekip görmedim. Gönüllüler oldu, kendi kepçesini alıp gelenler oldu, biz ellerimizle insanları çıkarmaya çalıştık. Ama hiçbirimizin profesyonel bilgisi yoktu. Zarar vermiş bile olabiliriz, can havliyle bir şeyler yapmaya çalıştık. Annemin bulunduğu enkaza 90. saatte bakıldı. Annemi 95. saatte çıkardık, kesinlikle bir koordinasyon eksikliği ve geç kalınmışlık var” ifadelerini kullandı.
‘CEZALARINI ÇEKMELİLER’
Dört bloktan ikisi yıkılan sitede kolonların kesilmesiyle ilgili yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verilmesiyle ilgili Turan, “Bu evler, Antakya’nın en prestijli evleri olarak satışa sunulmuştu. Yetkililer, yıkılan binaların beton kalitesinde sıkıntı olduğu ve un ufak dağıldığını söylüyor. Oysa 3-4 yıl önce kolonların kesilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulunulmuştu. Takipsizlik kararı verilen bu binalar, onlarca insana mezar oldu. İnşaatı yapan müteahhitler Fevzi Yılmaz ve Cuma Yılmaz. Suçluların yargı önünde cezasını çekmesini istiyoruz” dedi.
Gönüllü yardımlar söz konusu olduğunda Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) çalışanları bölgede aktif rol oynadı. Depremzedelerin, yakınlarını kendi çabalarıyla çıkarmasının yanında Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen gönüllü madenciler hakkında Turan, “Abi kardeş gibi olduk burada. Nerede kaldınız deyince, ‘Biz Pazartesi günü 3 bin madenci gönüllü başvuru yaptık. Ama bizi götürecek ulaşım aracı bulunamadı. Size yetişmek çok istedik’ diyorlar. Allah TTK’den razı olsun. Bize yardımcı olmaya çalıştılar” dedi.
‘SESİMİZİ DUYSUNLAR’
Yeğenini ve ablasını birbirine sarılmış şekilde enkaz altından çıkaran Talip Sarı, “En sevdiklerimizi kendi imkanlarımızla enkaz altından çıkarmaya çalıştık. İnsanlar çaresizdi. Yardım ulaşmamıştı. İnsanlar çaresiz ve aç kaldığı için bazı firmaların yağmalandığını gördüm. İkinci günden itibaren çokça yardım geldi. Bizim artık malzemeye ihtiyacımız yok bizim sadece sesimizi duyurmanıza ihtiyacımız var” dedi.
Depremin üçüncü günü konuşan depremzede Meliha Yılmaz, İskenderun Teknik Üniversitesi’nde yaşanan ishal ve kusma salgınından uzaklaşmak için çadır kente yerleştiğini söyledi. Meliha Yılmaz, “Evim yıkıldı, perişan olduk. Üniversitede gönüllü olarak temizlik yaptım. Gönüllülerin elinden geleni fazlasıyla yapmasına rağmen her yer çok pis, yetişemiyoruz. Ben burada devlet görmedim. AHBAP yardım için geldi. Allah razı olsun Haluk Levent’ten, ayağına taş değmesin. Onun dışında bir şey gördüğümüz yok” ifadelerini kullandı.
Depremin 4. gününde bile AFAD’ın yetki vermesiyle ekiplerin harekete geçebildiğini söyleyen Mehmet A., “Irak’tan yardım ekibi geldi, ortada AFAD yok. Yetkili olmadığı için gelenler kepçeyi çalıştıramıyor. Tüm sorumluluk AFAD’da. Kaç gün geçti, hala gelmediler. Türkiye’den buraya gelmeyen alet kalmadı. Sadece ben Yalova’dan 40 TIR yardım getirdim. Yardım için gelen adamların hepsi AFAD’dan onay bekledi” diye konuştu.
‘48 yaşımdayım, 17 yaşımdan beri ilk defa ağlıyorum’
Bölgede depremzedelerin tahliyesi de 5. gün itibariyle başladı. Bazı depremzedeler İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gönderilen OSMANGAZİ-1 adlı deniz otobüsüyle tahliye edildi. Deniz otobüsünün rotası Mersin, Antalya, İzmir, İstanbul oldu. Depremde evi yıkıldığı için kenti terk etmek zorunda kalan Alparslan Mutlu, “Ben buraya mutlaka döneceğim, gurbette yaşayamam” dedi. Daha önce Hatay’dan hiç ayrılmadığını dile getiren Mutlu, “Kurtarmada gecikmeden dolayı çok insanımız vefat etti. Kötü hava koşulları müdahaleleri engelledi. İlk yirmi saatte ne belediye ne de AFAD geldi. 17 yaşımdan beri ilk defa ağlıyorum. Ailemden beş kişiyi kaybettim. Antakya şehri haritadan silindi, gıda geldi ama arama kurtarma ekipleri gelmedi. AFAD’dan ve Kızılay’dan çadır istedim, el feneri istedim. Yok dediler, kapı yüzüme çarpıldı. Gönüllülere, çalışmaları için teşekkür ederiz. Şimdi gidiyoruz. Ama döneceğiz” ifadelerini kullandı.
Hayvanları sağabilmemiz için elektriğe ihtiyacımız var’
Depremden insanlar kadar etkilenen bir grup da hayvanlar oldu. Ulaşılması zor köylerde depremin hasar verdiği ağılların üstüne yıkılması sonucu çokça hayvan telef oldu. Köylüler akrabalarını enkaz altından çıkardıktan sonra ağıllarındaki hayvanları kurtarmak için seferber oldu. Sadece Hatay’ın Hassa İlçesi’ne bağlı Güvenç Köyü’nde 2 bin küçükbaş hayvanın telef olduğu bilgisine ulaşıldı. Kurtarılan hayvanlar sağlam ortak ağıllara nakledildi. Ancak süt hayvanları deprem kaynaklı elektrik kesintisinden dolayı makineyle sağılamadı. Yuvalı Köyü Muhtarı Mehmet Kaplan, “Burada en önemli ihtiyacımız barınma ancak hayvanları sağabilmemiz için elektriğe ihtiyacımız da var” dedi. Yuvalı Köyü’nde yaşayan çiftçiler elektrik olmadığı için sütlerini dağıttıklarını söyledi.
https://www.dokuzeylul.com/depremden-kurtulanlar-anlatiyor-tek-ihtiyacimiz-sesimizi-duyurmak‘